romantik bir çiftin arka planında 3 fahişe kahkaha atıyor.
çocuk aldırmıyor.
fahişelerin sayısı 5e çıkıyor. çocuğun eli penisine gidiyor. kızın kalbi kırılıyor.
fahişe sayısı 10 çıkıyor. çocuk romantizmi es geçip, fahişelere sokuluyor, onlarla kahkaha atıyor. vajinalarını elliyor.
kızın gözleri kapanıyor.
film kopuyor.
24 yorum:
senaryo bir; romantik bir filmin tam da ortasında bir yerde bir fahişe görülüyor ve film roantil olmaktan çıkıyor
senaryo iki; romantik bir filmin ortasından biraz ilerde filmin içine 3 fahişe giriyor, esas oğlan eline sahip çıkamıyor ve film aslında çoktan romantiklikten kayıp insanın bel altı vurdumduymazlığı psikolojisini ölçmeye geçiyor
senaryo üç; romantik bir filmin ortasıyla sonu arası bir yerde filmin içine on fahişe sığıyor, filmi izlemekte olan anne çocuğunun gözlerini kapıyor...
sana gelince pixie:
sanırım Monroe'lar ikiye çıktı. Oldies dönemlerini anma törenlerindeysek eğer, bir adet Morrison maskesi alabilir miyim; canım şamanizm çekti de.
Ayrıca filmime ortak bir göz çıkardığın için de teşekkürler, pop-cornumu senle seve seve paylaşırım.
Ben de aslında çok ucuza kaçan ve nefret ettiğim her şeyin sembolu olan colayı içmek istersen izin verebilirim bu kadar özveri karşısında...
ayrıca sana bir de asa alabilirim gerçekten Oldies dönemi anmak istersen ama bir şaman olarak kalman şartıyla
İşte budur.
Coladaki asitin eti çürüttüğü dönemlerdeyiz, o yüzden litrelik alıyım.
Asa beni yaşlı gösteriyor ama şamanist hayalime bir adet kurt verebilirsin.
bir adet kurt ve bir adet post madem herşeyi insanlığın çivisini çıkartacak şekilde yapıyoruz...
çok yanlış bişey yapıp aklıma politika soktuğum, vicdanımı rahatlatmak için kendimi dine verdiğim, her şeyden öte bilincimi açtığım için içtiğin kolaya ortak olamicağımı bil kendine göre bir miktar belirle derim ben...
zorlama bir oyun gibi geldi.
vicdanın için yapabileceğin birçok ısmarlama var, ancak hocanın her sabah Allahına yaptığı haykırışı dinlemeyi seviyorsan o ayrı. Onda ki keder çok ayrı ama uydurma bir dine bakış, şişme bir bebekten daha aldatıcıdır.
kolayı bırak, sen bana bir sigara uzat.
Dediğin basit vicdanımı da kendimi kandırır gibi kandırabilirim inanmak istiyim yeterki aklımdan geçip beni bile şaşırtan yalanlara
Ben kendimi bağladım hocanın sadece sabah değil günde 5 vakit haykırdığı Allah'a afedlime umuduyla. Yaptığım hiç birşeyi temize çekmeye yetmiyor ama içimi huzurlu kılıyor en azından artık umudum var ve aten hiç bir zaman vurdumduymaz olamamıştım ben.
Sana bir sigara uzatmak güzel ve anlamlı olsa korkarım, bu köhne terk edilmiş ve küf kokan koltuklu sinema salonunda da insanların hakkına gasp, kişiliğine saldırı bir yasak vardır azizim. Yine de yakarım sigaramı dersen buyur alalım nitekim yanımda taşımam içmediğim için...
sorun değil. film arasında çıkar; temiz havayı gasp ederiz; şehrin yokladığı yerlerden geri kalan bölgede.
sen günde 5 defa ağlayış dinlemeye devam et, huzurlu kız.
fena değil.
hiç fena değil.
Film arasında çıkmışken ve zaten fahişeler filmi basmışken kaçıp kendimi de seni de kurtarmak niyetine girerim yalnız
Ve eğer hala bulunmaktaysa insanlığın varlığı ile kirletmediği bir İstanbul köşesi ben huzuruma huzur katayım sen de keyfini tüttür derim
belki kapalı bir alan ama odamın köşesinde oluşan bataklık İstanbuldan daha temiz ve saf bir durumda şu an.
Her gece oradan geçip, rüyalarımdan arınıyor-dum.
konu uzadı; özele girdi.
Hayır! İstanbul'da öyle bir yer yok çünkü kendisi direkt bir fahişe-doğuran.
çok çok çok enteresan
tamamen kendi düşüncelerini anlatmaz kendini ifade etmek öyle ya da böyle varlığından insanları haberdar etmek ve daha bilmem kaç tane bu gibi kişiliğinle ilgili perdeleri aralamak için kurduğun blogda -konu uzadı, özele girdi diyerek anlatmak istediklerini düğümleyip acele bir nokta koymak...
ama tabi blog senin, el senin, karar seni bu yandan saygı sonsuz için rahat etsin...
İstanbul yeri gelir seni beni de doğurur ama ruhumun bir faişe olduğu tam bir gerçek iki yüzlü ahlaksız ve arsız aynı zamanda -konu uzadı, özele girdi ama halimden memnunum
imza : pixie
ruhu fahişe olan bir 5 vakitçi.
seni istanbul değil; shakespeare doğurmuş; öylesine traji-komik.
özele girmeme sebebim, çekinme değil; sıkacağındandır.
peki ya sendeki durum nedir?
sen de mi sıkacağından geride durdun, yoksa nispet gibi çıkmaz bir yola mı girdin?
shakespeare doğurmadı onun karakteri bende
hem ne farkederki insanın inancı kendini ve ruhundaki gel gitleri biliyorsa hepsi yalan ama yaşadığım çelişki ve ben bununla başaçıkabiliyorum
korkum yok sıkacağımdan, geride durmuşluğumda yok
sonuçta sıkılırsan,
okumazsın
basit bir denklem her şey kadar basit
sigaran bitti mi?
çok yeni.
senin camilerden ne haber?
hop tıkandım bu noktada
camilerde seni cezbedecek şey nedir ki?
çinilerinden mi bahsetmeliyim, koca koca avizelerinden mi
hoş camilerde bulunmuşluğumda yoktur bende pek bişey anlatamam
yak yenisini bakalım
camilerde beni cezbedecek şey, kokusudur.
tuhaf kokuyor;
içeri girdiğinde birazdan olacaklardan haberdar ediyor seni.
özellikle bayramları; gürültü bombardımanı, aynı anda yapılan eğilip kalkmalarda.
mimarisine gelince iyidir.
ve doğru-düzgün başka hiçbir ses, 'ayıp' bir şey yaparken ezan sesi kadar etkileyemez beni.
işte bu atış doğrudan sayı
beni de çok durdu o bahsettiğin "ayıp" şeyleri yaparken, içselliğimin bile durduramadığı noktalarda ucuz ve düşündükçe şu an sahte gelen basit bir kandırmaca ama içinde saygı barındıran 3 dakikalık bekleme
etkisi gerçekten büyük ama sı da en az o kadar ciddi
cümleyi tekrar kuruyorum
etkisi gerçekten büyük AMA malesef bugünlerde geçici
üzülüyorum buna ben ama zaten ben nelere üzülmüyorum ki...
bu kadar duygusallaşma.
3 dakika sonra uyumaya devam et.
peki ya zaten uyumuyorsam
şöyle buyrun; gayet teenage bir tavırla:
burakzkan@hotmail.com
buyurucam az sabır ya da teknoloji katili olucam az inat daha ve dünyada bir ilk tekno hapishanedeyim...
pekala.
pekala burak bey umarım buralardasınız çünkü ben sizi eklemiş bulunmaktayım...
Yorum Gönder