1
üçüz portakalların yetiştiği ağaçların altında bekliyorum seni, işte böylesine şizofrenik bir doğanın benliğindeyim. dağların üstünden sıcak ego bataklıklarının içlerine kayıyorum gülümseyerek. cehennemden aldığım 1.74 boyundaki mızrağı uyurken baş ucuma dikiyorum, ateşten bir sembol olsun diye kabuslarıma. sonra bir nefes alıyorum gururumdan ve seni arıyorum, sanal seksimiz başlasın diye. fiziksellik, 17 yaşındaki evimi aldığımdan beri gardıropta asılı duruyor. ben sadece 'net'vari rollerle besleniyorum, buzdolabıma msn geçmişlerini stokluyorum.
kendine gel sevimli hayalet, amcaların artık gerçek dünyaya geri döndü, rahatça ölümünü yaşayabilirsin, tüm duygusallığınla birlikte.
ve sonra bir parça girer devriye, kemiklerini eritircesine içine işler. müzik bittiğinde geriye derin kalır, yaşadıklarına delil olsun diye.
kapıda bir yazı:
"bazen hayatın iki anlamı olur, birini yaşarken diğerinden nefret edersin."
genelde sevgi kıskanılır, öfke sonuna kadar hissedilir.
katıksız bir bebek olarak doğdun, bilgilendikçe yaşlı bir filozof olarak öleceksin.
son durakta tamirat var ananecim, ölüme giden belediye otobüsü için biraz daha bekleyeceksin.
son taksitte fakirlik var anacım, gülebilmek için biraz daha umuda bağlı kalacaksın.
televizyonda dizinin tekrarı var babacım, unutabilmek için bir saat diye bekleyeceksin.
ve intiharda parazit var bonobocum, kendini imha ettiğini gösterebilmek için insanların sana yoğunlaşmasını bekleyeceksin.
bunları unutalım aile meclisi, bu açıklamaları yapmadığımı varsayın ve ay-sonunu tartışın. ananecim sen de oruç tutma; ilaç kullanıyorsun.
--
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder