20090915

beyin dönemeci 2.posta

2

Ve işte, vahşilik pandiğini atıyor, süslü götlerimize.
Kafanın içinde yavrucuğum, kafanın içinde.
Bak nasıl da ağlıyorlar, üçüz portakalları şizofrenik ağaçlardan koparmaya çalıştığında.
Bırak onlar daha karakterlere dönüşecekler, portakal kafalı dahiler, sonra da tımarhanede uzun vadeli duvara-bakma işçisi olacaklar.
Karın üzerinde kırmızı kıyafetlerle yürüyen kadınlar bana nedense her zaman, beyaz bir zeminin üzerinde canlı bir şekilde hareket eden kan yapılanmaları anımsatıyor. Sadece kandan beslenen ve onla süregelen insanlar tanıdım, şatolarında Shakspeare okuyorlardı.
Bir tanesi aynen şöyle söyledi:
“başka türlü, öteki yüzyılda kalan sevgilimin romantizm patlamalarını canlı tutamıyorum. Shakspeare bunu sağlıyor. Sadece 9.99...” bir reklama uyanıyorum. Marketler 9larla bize oyun oynuyor, gözümü çevirip anlamamış gibi yapıyorum.
Felsefi bir film izledikten sonra, Fransızca konuşmaya çalışıp saçmalıyorum.
Ben bunu her zaman yapmıyorum ama her felsefi film sonrasında bir sigara yakıp penceremin önündeki parmaklıkları eleştirdiğim oluyor. Ha ha! Ne dokunaklı...

Hiç yorum yok: