20090530

anne, sinir krizi esnasında, oluşan tıkanıklığı
hıçkırarak ve çığlık atma denemeleriyle yıkamayınca,
bakışlarını sabitleyip dudaklarını kenetliyor
ve içe doğru ağlayıp ruhunu boğmaya kalkıyor.
ancak beyin stresi dokumaya devam ettiğinden;
onu 3 adet anti-depresana yöneltip, sakinliğin,
beraberinde getirdiği tepkisizlikle beraber çalışmaya
başlamasını sağlıyor.
hisleri bir süredir devre-dışı olan oğlu ise
hemen yanı başında, fenalaşan insanlara
uygulanan prosüdürü ezberlemişçesine,
yüzüne bolca miktarda kolonya sürüp, burnuna koklatıyor.

ertesi gün güneş doğumunda, çocuğun tek düşündüğü
kolonya kokusu ve annesinin görseli oluyor:
öylece bekleyip, kadının çıldırış esnasında büründüğü çirkinliği
gözlemlemek. öyle ki, diş etleri tamamiyle ortaya çıkıyor
ve ellerini kafasına vurup; beynimi çıkartın diye bağırı/a/mı/yor.
üç adet hap; insanın desteğinden
çok fazlasını yapıyor ve direkt olarak acının köküyle iletişime geçiyor.

Hiç yorum yok: